29 Temmuz 2011 Cuma

ÇANAKKALE / ÇAN

KARŞIYAKA MAHALLESİ
ATATÜRK ŞEHİR MEYDANI
KALE SERAMİK FABRİKALARI
KALEVİT VE KALEMADEN FABRİKALARI
ÇAN TERMİK SANTRALİ






NOT: Resimler, http://www.panoramio.com 'dan alınmıştır.

MEZİYET

İnsanoğlu doğar, yaşar ve ölür. Doğumundan ölümüne ortalama 60-70 yıl. Bu süre, o yaşlara ulaşıldığında çok kısa ama o yaşlara ulaşamamış yani genç bir insan için çok kısadır. İnsan ömrü uzun mudur kısa mıdır tartışılır ama herkes kendisine biçilen kadarını yaşar. Tabiî ki bu ömür denilen zaman diliminde, insanoğlu acısıyla tatlısıyla birçok olayla karşılaşır ama en nihayetinde bir gün her şey son bulur.
Ömrü boyunca insan, çalışır, didinir, hayatını en iyi biçimde idame ettirecek olanaklara ulaşmaya çalışır ve tüm bunların içinde kaybolur. Her şeyi unutur. Amacı sadece para kazanmak ve mal edinmek olur.
Ama sadece bunlar için yaşamak ömrün beyhude geçmesi demektir. İnsanoğlunun ömrü boyunca mutlaka bazı meziyetlere sahip olması gerekir ki bu her insana bahşedilmiştir. Ömrü nihayet bulduğunda bu sahip olduğu meziyetlerle insanoğlu iz bırakabilmelidir. 
Meziyet kelime anlamı olarak yetenek, beceri ve üstün nitelik yani herkeste olmayan herkesin yapamadığı manalarına gelir. Herkesin her şeye yeteneği yoktur ama her insanın farklı alanlarda yeteneği vardır. Herkes yeteneklerini keşfetmeli ve yetenekleri üzerine yoğunlaşmalıdır. Kitap yazmalı, resim çizmeli, enstrüman çalmalı, şarkı söylemeli,  bir spor dalında kendini yetiştirmeli ve bu yetenekleriyle gelecek nesillere yol çizmelidir. Onlara miras bırakabilmelidir.
Unutmayalım ki hayatımıza meziyetlerimizle birçok şey katabilir ve hayatımızı daha anlamlı bir hale getirebiliriz ayrıca bu sayede hiçbir zaman geri getiremeyeceğimiz zamanımızı  değerlendirmiş oluruz.
CEMİL ÖZCAN

28 Temmuz 2011 Perşembe

FARKINDALIK

İnsan, çevre, ülke, dünya, uzay, galaksiler ve sonsuz boşluk kainat... Sistem içinde sistem. Belki bu sıralamaya ilave edebileceğimiz birçoğu... Keşfedilmediği için bilinmeyenler. Bilinmediği için buraya yazamadıklarımız. Durmadan büyüyen boşluk.

Farz edelim ki uzaydayız ya da bu düzenin en tepesinden bakıyoruz ve dünyamıza doğru yolculuk yapıyoruz. Sonsuz boşluk ve galaksilerden geçiyoruz, güneş sistemini geride bırakıyoruz ve dünyayı görebileceğimiz bir uzaklıkta duruyoruz.

 

Dünyamıza, yaşadığımız kocaman(!) aleme, bir göz atalım. Dünya ne kadar da büyük değil mi? Bir de aşağıdaki resme bakalım ve ne kadar yanıldığımızı görelim hep birlikte. Çünkü diğer gezegenlere nazaran Dünya gerçekten küçük. Hatta tüm bu sistemi düşündüğümüzde çok daha küçük. 



           Şimdi dünyaya biraz daha yaklaşalım. Yaşadığımız ülkeye bakalım. Ülkemizin renklerini, yükseltilerini görelim. Ülkemizin çeşitli yerlerinde farklı hayatlar. Zenginlikler, fakirlikler, neşe, hüzün... Kimi üşür kimi sıcaklar. Bizim ülkemizde değil belki ama yüz ölçümünün büyük olduğu ülkelerde kimi gündüzü yaşar kimi geceyi.

        Bırakalım kainatı, uzayı, dünyayı da ülkemizle yaşadığımız şehri kıyaslayalım ülkemize nazaran yaşadığımız şehir bile çok küçük. Şehrimizin üzerinden evimize bakalım. Evet o evde biz yaşıyoruz ve kendimize göre bir hayatımız var.  Nereden nereye geldik? Kainattan evimize ve yaşadığımız çevreye.
                Farkına varmanızı sağlayabildim mi bilmiyorum ama biz insanlar çok küçük varlıklarız ve gerçekten bizler farkına varabildiklerimiz kadar varız. Fark edemediklerimizden ise bihaber.

 Osmanlı’yı en geniş sınırlara ulaştıran, dünyaya hükmeden Kanuni Sultan Süleyman demiş ki “baksan görünüşte karanın ve denizin padişahıyım ama aslında ben, bir ulu dergahın yolunun tozuyum.” Bu büyük insan böyle büyük bir saltanata rağmen farkına varmış ve kendini toz olarak addetmiştir. Halbuki şan, şöhret, zenginlik ve itibar gibi kavramlar insanoğluna farkındalığı unutturan faktörlerdir. Bu büyük insan tüm bunlara rağmen kendini bilebilmiştir.

 
Yaptığımız davranışlardan mesul olduğumuz için farkında olalım. Ne yaptığımızı bilelim. Dünyanın işleriyle uğraşırken kendimiz kaybetmeyelim. Unutmayalım bu dünya hepimizin ve bunun içindir ki birbirimize saygılı olalım. Farkında olalım...
CEMİL ÖZCAN