4 Ağustos 2011 Perşembe

ESKİYİ ARAMAK


İnsanoğlunun yaradılışı gereği midir bilinmez ama her zaman geçmişe özlemle bakmış o günleri anarken gözlerindeki boş ama mutlu olduğu gözlenen bakışları çevresindekilere hissettirmiştir. Neden insanlar geçmişten bahsederken o günlerin daha güzel daha iyi olduğunu vurgularlar?  Geçmiş gerçekten günümüzden iyi midir? Güzel midir?

“Nerede o eski ramazanlar?” ve “ nerede o eski bayramlar?” diye bahsedilen o günlerden, bizden önceki jenerasyonlar; ninelerimiz dedelerimiz de büyüklerinden bu sözleri duyarlar mıydı? Yoksa sadece bizler mi o güzellikleriyle anlatılan, günümüzdekilerden farklı bayramları ve ramazanları yakalayamadık?

Evet, biz yakalayamadık ama bizden sonrakiler de bizim yaşadığımız tattaki bayram ve ramazanları yakalayamayacaklar. Böyle gelmiş böyle gitmiyor. Sürekli bir şeyler adetlerimizden eksiliyor. Belki her yeni neslin Batıya daha fazla özenmesinden kaynaklanıyor ya da bizi değiştirmek isteyenler amaçlarına ulaşıyor.

Küçük şehirlerde, kasabalarda, köylerde hâlâ ramazan aylarında oruç tutana saygı var. Restoranlar, kahvehaneler kapalı. Sokaklarda yiyen içen görmen mümkün değil. Kısacası ramazanın geldiği etrafına bakanlar tarafından anlaşılabiliyor. Sadece minarelere asılan mahyalardan veya yoğun pide üretiminden anlaşılmıyor ramazanın gelişi.

Eskiden çocuklar bile oyun aralarında annesinin verdiği salçalı ekmeği yemiyordu ulu orta. Saygıları vardı oruç tutanlara. Bu ayda ne yapılır? Bu ayın özelliği nedir? Eminim şimdiki çocuklar ramazan ayını bile bilmiyor. Sıradan bir ay muhtemelen onlar için ama tabiî ki bu kabahat çocuklarımızın değil. Bu ayı onlara anlatmayanların.

Eskiyi arar olduk birçok yönden. Değerlerimizin yozlaştığı hatta değerlerimize sahip çıkanların yadırgandığı, oruç tutanın küçümsendiği bir toplum olduk. Bayramları hısım, akraba, eş, dost ziyareti için değil de tatil fırsatı olarak görür olduk.

Velhasıl kelam biz, biz olmaktan geçer olduk.

0 yorum: